Bir dönemin Bolu il Müftüsü Hüseyin Demirtaş’ın laiklik ve din arasındaki ilişkiye dair ifadeleri sonrası sosyal medyada yoğun tartışmalar yaşandı. Zeki Canşi’nin paylaşımlarında “SİYONİZMİN FAZİLETLERİNE İLİŞKİN FETVA VERSEN DE…” sözleriyle başlayan tartışma, laiklik kavramının din görevlilerine yansıyan maaş ve yetki konuları üzerinden genişledi. Yorumlarda müftünün istifası, dinin devlet işlerine karışmamasını savunan düşünceler ve laikliğin dini nasıl etkilediğine dair görüşler öne çıktı.
İnternet kullanıcılarının çoğu, “Müftü derhal istifa etmelidir” şeklinde çağrılarla karşılık verirken, bazı yorumlar Laikliğin din ile devlet işlerinin ayrılması gerektiğini vurguladı. Laikliğin dini siyasete alet etmemek ve dini öğretileri bilimle uzlaştırmak gerektiği üzerinde duranlar, din adamlarının devlet maaşını alması konusundaki tutumları eleştirdi.
Birçok yorumcu, “Laiklik din düşmanlığı değildir; kutsal dinimizi siyasete alet eden din simsarlarına karşı güvence sağlar” görüşünü dile getirdi. Aynı zamanda Atatürk resminin arkasında duranların tepkileri ve “Müftüye karşı laiklik savunucuları” arasındaki tartışmalar, dinin devlet işlerine karışması konusunun ne kadar güncel ve hissedilir olduğunun altını çizdi.
Yorumlar arasında “Laiklik, dinin özgürce ifa edilebilmesinin teminatıdır” diyenler ile “Müftümüzü destekliyorum; laiklik din karşıtlığı değildir” diyenler karşı karşıya geldi. Bazı kullanıcılar, din ve devlet işlerini birbirinden ayırmanın gerekliliğini savunurken, diğerleri laik devletin dinî liderlerin maaşlarına müdahale ettiğini savundu.
Olayın sosyal medyadaki yankısı, telavuzlar ve farklı ideolojik duruşlar üzerinden genişledi. Laik devlet ve din görevlileri arasındaki çatışma, sadece bir idari tartışmadan ibaret kalmayıp, dini kimlikler ve vatandaşlık hakları bağlamında da yorumlandı. Sonuç olarak, bu paylaşım ve yorumlar zinciri, laiklik ilkesinin uygulanışı ve dinin kamusal alandaki konumu hakkında toplum içinde süregelen görüş farklılıklarını bir kez daha gündeme taşıdı.

