Bugünden itibaren Kocaelispor maçlarını sahada olan bitene bakarak değerlendireceğim. Her hafta bu sütunlarda kendi görüşlerimi paylaşarak sizlerle buluşacağım. Cumartesi günü İzmit’te oynanan Kocaelispor-Kayserispor karşılaşmasına dair düşüncelerim şöyle başlıyor: İç sahada galibiyet için orta sahada temasa dayalı oyun gerekli. Baskılı oyun, topu etkili kullanma, dikine ataklar ve hücumda varyasyonların çoğalması bu ligde olmazsa olmazdır. İlk yarı sadece bir isabetli şut geldi.
Kayseri ise topa sahip olduğunda net pozisyonlar üretti ve arka arkaya kısa paslarla oyun kurdu. Bizim için kritik olan, uzun top anlayışını değiştirmezsek maçın kazanılması zorlaşıyor; Kayseri takımı zaten önde baskılı oynamayan bir ekip olsa da topa sahip olduğunda kurguları ortaya çıkıyor. İlk yarı oldukça kısır geçti ve heyecan veren pozisyonlar sınırlı kaldı.
İkinci yarı Karol’un hamlesiyle doğru yolda ilerliyoruz. Orta sahada topla dikine gidip adam eksiltmeyi hedefleyen tek oyuncu olan Jo’nun etkisi dikkat çekti. Ancak özellikle geriye düştüğümüzde final hamlesi yapabilecek skor üretici oyuncu eksikliği hissediliyor; bu da teknik heyetin yorulmasına ve çözümsüzlük hissine yol açıyor. Kulübeye bakınca da hocanın konumuyla ilgili çaresizlik hissediliyor. Şu noktada Selçuk Hoca’ya eleştiri payı şu nedenle orantılıdır: Bir lig şampiyonluğunun sezon bitmeden önce belli olduğu durumda transferlerde daha iyi ve kalite odaklı tercihler beklenirdi, ancak beklentileri karşılamakta yetersiz kalındı. Transfer konusunda yetkili kişilerin yurt dışı maçlarını canlı izleme tecrübesi ne kadar olduğuna dair sorular gündemde. Oyuncu tanımanın önemi tartışılmaz; fakat bazı kararlar kısa vadeli ilişkilerle verilirse sonuçlar şaşırtıcı olmuyor.
Bu ligde Samsunspor ile aramızdaki bütçe farkı az gibi görünse de işi bilenlere teslim edilmiş bir camia mı yoksa hatır-gönülle yürüyen bir yapı mı sorusu sahaya yansıyor. Sonuç olarak, son dakikada bile alınan 1 puan bir puandır ve bu kadar kritik anlarda bile mücadeleye devam etmek gerekiyor. Bir öneri olarak, PFDK’dan 80 bin lira ceza alan yöneticilerin kendi cezasını ödemesi gerektiğini ve bundan sonra benzer cezaların caydırıcılık taşıması gerektiğini düşünüyorum.
